RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNDA RESMİ BELGEYİ KULLANMAK FİİLİ

Resmi belgede sahtecilik suçu TCK 204. Maddesinde düzenlenmiş olup suçun oluşması için 3 ayrı seçimlik hareket öngörülmüştür. Bu hareketlerin birinin yapılması ile suç gerçekleşmiş olur. Bu hareketler; 1) resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek, 2) gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek 3) sahte resmi belgeyi kullanmak. Bu çalışmada bu hareketlerden sadece “resmi belgeyi kullanmak” fiili üzerinde durulacaktır.

Bu suçun konusu belgedir. Dolayısıyla öncelikle “belge” kavramından ne anlaşılması gerekir bunun açıklığa kavuşturulması gerekir.

Belge Kavramı

Belge, hukuki sonuç doğurmaya elverişli, irade beyanı içeren ve düzenleyicisinin kim olduğu belli olan yazılı evraktır.

Yazılı olması gerekir; yazı mevcut değilse belge de yoktur, yazının okunmaması, anlaşılamaması halinde de belgeden söz edilemez, mevzuat gereği özel şekil şartları aranan belgelerin bu şekilde şartlarına uygun olarak düzenlenmiş olması gerekir.

Düzenleyicisinin belli olması gerekir; bundan anlaşılması gereken yazının kim adına düzenlendiğidir. Yazıyı yazanın belge içeriğinden anlaşılması gerekir, düzenleyicisinin belli olmaması halinde hukuki değer taşımayacağı için belge sayılmaz.

Hukuki Değer Taşıması gerekir; yazının hukuki bir etkisi, hukuksal alanda sonuç doğurabilmesi, bir şeyin doğruluk ya da gerçekliğini ortaya koyabilmesi gerekir.

Resmi Belge; Kamu görevlisi tarafından görevi kapsamında düzenlenen yazıdır. Kamu görevlisi tanımı TCK 6/1-c maddesinde yapılmış olup “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” kamu görevlisidir.

Aldatma Kabiliyeti

Bir belgenin sahte olduğun kabul edebilmek için belgenin aldatma kabiliyetinin olması gerekir. Aldatma kabiliyetinin olduğunun kabulü için, sahteciliğin ilk bakışta anlaşılamaması, belirsiz sayıda kişiyi kandırabilecek güç ve nitelikte olması gerekir. İlk bakışta anlaşılabilen sahteciliklerde aldatma kabiliyetinin olmadığı, sahteliği özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça anlaşılamıyorsa belgenin sahte olduğu kabuk edilir. Aldatma kabiliyetinin olup olmadığının denetiminin Yargılama makamı tarafından bizzat yapılması gerekir.

“…resmi belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği cihetle; dosyada aslı bulunan suça konu polis kimlik kartı üzerinde Heyetimizce yapılan gözlemde, belgenin yapısı itibarıyla kolaylıkla yırtılabilecek bir materyalden yapılmış ve elle tutulduğunda gerçek kimlik kartlarına göre daha ince yapıda bulunduğu, üzerindeki renk ve yazıların soluk olduğu, mevcut haliyle ilk bakışta sahte olduğunun anlaşılması nedeniyle aldatma niteliğinin bulunmadığı, bu itibarla suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,”(Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/889 E., 2020/1979 K.)

Sahte Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Kullanmak Fiili

 Failin başka kişinin sahte olarak düzenlendiği ya da değiştirdiği belgeyi kullanması halinde kullanmak fiili gerçekleşmiş olur. Sahte belgenin kim tarafından oluşturulduğu ya da değiştirildiğinin bir önemi bulunmamaktadır.

Kullanma fiilinden ne anlaşılması gerektiği gerek TCK 204. Madde metninde gerekse madde gerekçesinde belirtilmemiştir. Örneğin bir kişinin üzerinde sahte resmi belgeyi taşımak kullanmak kapsamında sayılacak mıdır?

Kullanmak fiilinin TDK Sözlük tanımına bakıldığında “Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak” olarak tanımlandığı görülmektedir.

TCK 207. Madde gerekçesinde “hukuki ilişkide veya hukuki işlem tesisinde dikkate alınmasını sağlamaya çalışmak” kullanmak olarak belirtilmiştir.

 Yine Türk Ceza Kanunun da kullanmanın suçun unsuru sayıldığı suçlara bakıldığında;

 TCK 174. Maddesinde “Yetkili makamların izni olmaksızın, bu fıkra kapsamına giren maddeleri imal etmek, işlemek veya kullanmak amacıyla, gerekli olan malzeme ve teçhizatı ithal eden, ihraç eden, satışa arz eden, başkalarına veren, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi”,  TCK 191. Maddesinde “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan…”, TCK 245. Maddesinde “Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan…” şeklinde düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Dikkat edilirse bu düzenlemelerde bulundurmak vs. fiillerine ayrıca yer verilmiştir. Kanunilik ilkesi de zaten bunun gerektirmektedir. O halde sahte bir resmi belgeyi bulundurmak, taşımak tek başına kullanmak fiili kapsamında değerlendirilmemesi gerekir, eğer ki kanun koyucunun böyle bir düşünce ve iradesi olsaydı TCK 191. Maddesinde olduğu gibi sahte belge bulundurma fiilini de madde metninde seçimlik hareket olarak düzenlerdi.

Bir yazının hukuki sonuç doğurabilecek kuvvette olması halinde belge sayılabileceği koşulu karşısında kullanmak fiilinin de TCK 207. Maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere “…hukuki işlem tesisinde dikkate alınmasını sağlamaya çalışmak” olarak anlamak gerekir. Yani sahte resmi belgenin ilgili kurum ya da kişiye ibraz edilmesi, sunulması gerekir.

Yargıtayın kararlarında bakıldığında da kullanma fiilinin varlığı için belgenin ilgili kurumlara ibrazını aradığı görülmektedir.

“Dairemizin yerleşik içtihatlarında “aynı belgenin süregelen kullanımının hukuki kesinti oluşmadığı müddetçe tek bir sahtecilik suçunu oluşturduğu” kabulü de nazara alınarak, suça konu diploma ve denklik belgelerinin sanık tarafından hangi tarihte, hangi kuruma ibraz edildiği ilgili kurumlardan sorularak, eylemler arasındaki zaman aralığı ve suç tarihleri belirlendikten sonra sanığın eylemlerinin tek suç mu yoksa iki ayrı kasıtla işlenen sahtecilik suçunu mu oluşturduğu gerekçeli kararda tartışılmadan eksik araştırma ve inceleme ile sanık hakkında iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması,”(Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/1061 E.  ,2020/2718 K.)

Sonuç olarak, sahte bir resmi belgeyi kullanmaktan maksadın failin elinde bulundurduğu belgenin ilgili kişi ya da kurumlara, fayda sağlamak maksadıyla ibraz edilmesi, sunulması olduğu kabul edilmelidir. Failin elinde bulundurduğu ancak henüz ibraz etmediği belgenin kullanmak olarak kabul edilmesi TCK 204. Maddesinde bulundurmak fiili suç olarak düzenlenmediğinden kanunilik ilkesine aykırılık teşkil eder.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir