CMK 253/3 maddesinde “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
24.10.2019 tarihli ve 30928 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 253. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesine ‘birlikte’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘aynı mağdura karşı’ ibaresi eklenmiştir. Söz konusu düzenlemeye “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklemek suretiyle uzlaştırma uygulamasının kapsamını genişleten kanun koyucunun kullanmış olduğu her sözcüğün özel bir anlamı ve amacının bulunduğu kuşkusuzdur.
Kanun koyucunun 253. Maddenin bir çok yerinde “mağdur” ve “suçtan zarar gören” kavramlarını beraber kullanmasına rağmen 253. Maddenin 3. fıkrasında sadece “mağdur” kavramına yer vermesi sadece bu kavramın bilinçli olarak tercih edildiğini açık şekilde göstermektedir.
Mağdur; Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde, ‘haksızlığa uğramış kişi’ olarak tanımlanmaktadır. Ceza hukukunda ise mağdur kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişilerdir. TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde suçun maddi unsurları arasında yer alan mağdur, ancak gerçek bir kişi olabilecek, tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkün ise de bunlar mağdur olamayacaklardır. Zira Mağdur’ ve ‘suçtan zarar gören’ kavramları kanunda açıkça tanımlanmamış ise de Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.06.2018-2017/21-2018/311 sayılı, 22.04.2014-2013/397- 2014/202 sayılı kararlarında ‘TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde suçun maddi unsurları arasında yer alan mağdur, ancak gerçek bir kişi olabilecek, tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkün ise de bunların mağdur olamayacağı’ kabul edilmiştir.
Böylece CMK 253/3 maddesine 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile eklenen ‘aynı mağdura karşı’ ibaresinden suçun konusunun ait olduğu ‘aynı gerçek kişi’ anlaşılmalı, sadece suçtan zarar gören sıfatını alabilecek olan “özel hukuk tüzel kişileri” bu kapsamda sayılmamalıdır.
Bu nedenle örneğin tüzel kişiliği bulunan bir işyerinden hırsızlık söz konusu olduğu durumda “özel hukuk tüzel kişisine” karşı işyeri dokunulmazlığı ile nitelikli hırsızlık suçları gündeme gelecektir. Ayrı ayrı işlenmiş olsa nitelikli hırsızlık suçu uzlaştırma kapsamında olmasa da işyeri dokunulmazlığı suçu uzlaşma kapsamındadır. Burada CMK 253/3 maddesinin kapsamını sadece “mağdur” ile sınırladığımızda “özel hukuk tüzel kişi”si olan bir şirket mağdur sıfatı alamayacağından işyeri dokunulmazlığı suçunda CMK 253/3 madde gereği uzlaşma yapılabilecektir, ANCAK CMK 253/3 maddesinin kapsamını genişletip “suçtan zarar göreni” de kapsamda saydığımızda işyeri dokunulmazlığı suçunda uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır. Bu nedenle maddenin ne şekilde YORUMlandığı büyük önem arzetmektedir. Ceza Kanunlarında kıyas yasağı ve genişletici yorum yasağı bulunduğu, söz konusu hüküm her ne kadar bir usul hükmü olsa da bu hükmün sonuçları itibariyle bir suçtan düşme kararı verilmesine neden olabilecek sonuca yol açabileceği nazara alındığında temel hak ve özgürlüklere yönelik bir düzenleme olduğu açık olduğundan kanunilik ilkesi de gözetilerek CMK 253/3 düzenlemesinin “suçtan zarar göreni” kapsamadığı kabul edilmesi zaruridir. Aksi durum genişletici yorum yasağına aykırı olur.